Belirli süreyle yemekten uzak durmak anlamına gelen oruç, gerek bir diyet türü gerek bir ibadet çeşidi olarak yaygın bir şekilde uygulanır. Bu uygulamalardan en yaygın olanı ise Ramazan ayında tutulan oruçtur.
Ramazan ayında Müslümanlar, 1 ay boyunca sabah ezanı ile akşam ezanı arasında hiçbir şey yemeyerek ibadetlerini yerine getirirler. Dini öneminin yanı sıra oruç tutmanın vücut üzerinde pek çok faydası vardır. Bunlardan büyük bir kısmı ise kalp sağlığı üzerindedir.
Oruç Tutmanın Kalp Sağlığı Üzerindeki Olumlu Etkileri
Kan basıncının dengelenmesini, kolesterolün azalmasını ve trigliserit seviyelerinin düşmesini sağlayan oruç, çeşitli kalp hastalıklarını önler.
Kan Basıncının Dengelenmesine Yardımcı Olur
Yüksek kan basıncı, pek çok kalp rahatsızlığına neden olabilir. Dolayısıyla kan basıncını kontrol eden çeşitli gıdalar tüketmek ya da farklı diyet alışkanlıkları geliştirmek daha sağlıklı olmaya yardımcı olabilir. Kan basıncını düşüren alışkanlıklar arasında oruç tutma da yer alır.
Oruç sırasında vücudun belirli bir süre besinsiz ve susuz kalması, kan basıncının düşmesine sebep olur. Oruç sırasında susuz kalınması, kan basıncının aşırı düşmesine ve buna bağlı olarak halsizlik ya da bitkinlik gibi belirtilerin ortaya çıkmasına da neden olabilir. Fakat iftar ve sahur yemeklerinde vücudun su ihtiyacını giderecek sıvılar tüketerek bu durumun önüne geçilebilir.
Kolesterolü Azaltır
Kolesterol; insan kanında bulunan, mumsu yapıya sahip bir maddedir. Hormonların ve D vitamininin üretiminde rol oynayan kolesterol, vücut sağlığı açısından oldukça önemlidir.
Bu noktada iki farklı kolesterol türünden bahsetmek mümkündür: yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) ve düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL).
HDL, kolesterolü karaciğere taşıyıp vücuttan atılmasına yardımcı olan, iyi kolesteroldür. LDL ise damar duvarlarına yapışıp damar tıkanıklığına yol açabilen kötü kolesteroldür. Dolayısıyla sağlıklı bir bireyin HDL seviyelerini yüksek, LDL seviyeleri ise düşüktür.
Trigliserit Seviyelerini Düşürür
Trigliserit, vücutta en yaygın bulunan yağ türleri arasındadır. Vücut, bu yağ türünü kişinin yediği yemeklerden meydana getirir. Tüketilen yiyecekler, vücudun kalori ihtiyacına göre besine dönüştürülür. İhtiyaç duyulmayan, “fazlalık” gıdalar ise trigliseritlere dönüştürür. Vücut, enerjiye ihtiyaç duyduğunda kullanmak amacıyla trigliseritleri depolar.
Bir kişinin trigliserit seviyesi, herhangi bir öğünden sonra doğal olarak yükseliş gösterir. Olması gereken trigliserit seviyesi 150 mg/dL’nin altındadır. 150 ile 199 mg/dL sınırda yüksek, 200 ile 499 mg/dL yüksek, 500 mg/dL üstü ise çok yüksek trigliserit seviyelerine işaret eder. Yüksek trigliserit seviyeleri çeşitli kalp hastalıklarına yol açabilir.
Düzenli oruç tutmak ise kandaki trigliserit seviyelerinin düşmesini sağlar. Böylece kalp hastalıklarının görülme olasılığı da önemli ölçüde azalır. Oruç tutmayı bıraktıktan sonra trigliserit seviyesi yeniden yükselse de kontrollü bir diyet ile düşük trigliserit seviyeleri korunabilir.
Diyabet Riskini Azaltır
Sağlıklı beslenmemek ve hareketsiz bir yaşam tarzının yol açtığı Tip 2 Diyabet, vücuttaki insülinin verimli şekilde kullanılamaması sonucunda meydana gelir. Çoğu durumda ilaç ya da cerrahi müdahale ile tedavi edilebilen bu rahatsızlık, genelde 30 yaşının üstündeki bireylerde görülür.
Tıbbi yöntemlerin yanı sıra dengeli beslenmek ve spor yapmak da Tip 2 Diyabet tedavisinin önemli parçalarıdır. Ayrıca diyabet hastaları doğru ve sağlıklı bir şekilde oruç tutarak diyabetin etkilerini azaltabilirler.
Orucun Kalp Sağlığı Üzerindeki Olumsuz Etkileri
Oruç tutmanın kalp sağlığı için faydaları bulunur. Fakat oruç tutan kişilerin elektrolit dengesizliğine karşı temkinli olmaları gerekir.
Kandaki çeşitli minerallerin normal seviyenin üstünde ya da altında olması halinde görülen çıkan bu durum, başta ritim bozukluğu olmak üzere çeşitli rahatsızlığa yol açabilir. Bu rahatsızlıkların önüne geçmek ve kalp sağlığını arttırmak için ise hem iftarda hem de sahurda tüketilen besinlere dikkat etmek gerekir.
Kalp Hastaları Oruç Tutabilir Mi?
Durumu stabil olan kalp hastalarının oruç tutmasında herhangi bir sakınca yoktur. Sürekli ilaç kullanması gereken, yakın zamanda ağır operasyon geçirmiş olan veya gözetim altında bulunan hastaların oruç tutması ise sağlıkları açısından zararlı olabilir.
Oruç tutması önerilmeyen kalp hastaları şunlardır:
- Sürekli kalp ağrısı çeken hastalar
- Son iki ay içerisinde kalp krizi geçirmiş olan hastalar
- Son iki ay içerisinde açık kalp ameliyatından çıkmış olan hastalar
- Ritim bozukluğu ilacı kullanan hastalar
Kalp Sağlığını Desteklemek İçin İftar ve Sahurda Neler Tüketmeli?
Ramazan ayında oruç tutan kişiler, oruçlarını açtıktan sonra yedikleri besinlere dikkat ederek kalp sağlıklarını destekleyebilir. İftar ve sahurda tüketilmesi gereken başlıca dört gıda çeşidi şu şekilde sıralanabilir:
- Su ve besin yönünden zengin sıvılar: Vücudun susuz kalması, baş ağrısı başta olmak üzere pek çok yan etkiye sahiptir. Bu belirtilerin ortadan kaldırılması için sahur ve iftarda bolca su ya da besin yönünden zengin sıvı tüketmek gerekir.
- Yüksek lif kaynağı besinler: Sindirimi daha uzun süren yüksek lifli besinler, vücudun daha uzun süre tok kalmasını sağlar.
- Şeker ve yağ oranı düşük besinler: Kan şekerinin aniden yükselmesini önlemek için şeker oranı düşük besinler tüketmek gerekir. Ayrıca yağ oranı yüksek besinler yerine daha sağlıklı alternatifler denenmelidir.
- Yüksek protein içeriğine sahip besinler: Genel vücut sağlığını korumak için sahur ve iftarda yüksek protein içeriğine sahip besinler tüketilmelidir.