Frengi Hastalığı

Frengi Hastalığı



Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, toplum sağlığını tehdit eden önemli sağlık sorunları arasında yer alır. Çeşitli önlemlerle bu hastalıkların yayılması engellenip kontrol altına alınmaları mümkün olsa da bu hastalıklar uzun vadede kalıcı rahatsızlıklara yol açabilir. Bu hastalıklardan biri de frengi hastalığıdır.

Frengi Hastalığı Nedir?

Sifiliz olarak da adlandırılan frengi hastalığı; Treponema pallidum adı verilen bir bakterinin yol açtığı ve vücudun çeşitli dokularında hasara neden olan bir enfeksiyon hastalığıdır. Bu hastalığın en önemli bulaş yolu korunmasız cinsel ilişki olmakla birlikte, hastalık, kan yoluyla veya anneden bebeğe gebelik esnasında da bulaşabilir.

Frengi, bulaştığı kişide hem kısa hem uzun vadede pek çok farklı sağlık sorununa sebep olabilecek bir hastalıktır. Bu hastalığı taşıyan kadın hastalarda gebelik esnasında veya doğum sonrasında frenginin bebeğe bulaşma riski bulunduğundan, frenginin gebelik döneminde de kontrol altına alınması büyük önem taşır.

Frengi Hastalığının Aşamaları Nelerdir?

Frengiye neden olan bakteri kişiye bulaştıktan sonra, hastalığın dört farklı aşamasının olduğu söylenebilir. Bu dört aşama şu şekildedir:

    Primer sifiliz: Hastanın frengi bakterisiyle ilk temasından üç ila dört hafta sonra, genital bölgede ağrısız, düzgün sınırlı ve ülsere benzer bir yara ortaya çıkar. Şankr adı verilen bu yara ağrıya neden olmasa da oldukça bulaşıcıdır. Genellikle genital bölgede görülen şankr, bakterinin vücuda giriş bölgesine göre ağız içinde veya anal bölgede de oluşabilir. Şankr oluştuktan sonra 2-6 hafta arası varlığını sürdürebilir.

    Sekonder sifiliz: Şankr geçtikten sonraki dönemde hastada boğaz ağrısıyla birlikte vücudun çeşitli bölgelerinde ciltte döküntüler ve kızarıklıklar görülür. Kaşıntılı olmayan bu döküntü kabarık bozuk para şeklinde sıklıkla el ve ayak içlerinde ortaya çıkar. Bu döküntülere ağız içinde ortaya çıkan beyaz plaklar eşlik eder. Bu dönemde kişinin başkalarına hastalığı bulaştırma riski en üst düzeye ulaşır. Bunun dışında aşağıda sıralanan belirtiler de bu şikayetlere eşlik edebilir:

    • Lenf bezelerinde şişme
    • Halsizlik
    • Ateş
    • Kilo kaybı
    • Saç dökülmesi
    • Eklem ağrıları
    • Baş ağrısı

    Latent sifiliz: Sekonder sifiliz döneminde ortaya çıkan belirtilerin etkisini yitirmesinin ardından latent dönem başlar. Bu dönemin ne kadar süreceği hastaya bağlı olarak değişmekle birlikte, tersiyer sifiliz adı verilen son aşamaya kadar yıllarca devam ettiği durumlar da olabilir. Latent dönemde, hastanın belirgin bir şikayeti bulunmaz; bununla beraber, hastalığı başkalarına bulaştırma riski devam eder.

    Tersiyer sifiliz: Son aşamaya kadar tedavi edilmeyen frengi vakalarında tersiyer sifiliz dönemine ait belirtiler ortaya çıkar. Önceki sifiliz aşamalarının aksine, bu aşamada hayatı tehdit eden ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Aynı zamanda, bu dönemde ortaya çıkacak belirtiler kalıcı hasara yol açabilecek düzeydedir ve kişi tedavi olsa bile bu belirtiler varlığını sürdürebilir. Tersiyer sifiliz döneminde görülen rahatsızlıklar şu şekilde sıralanabilir:

    • Gom: Vücudun hemen hemen her dokusunda görülebilen ve bağışıklık sisteminin frengi bakterisine vücudun bir tepkisi olarak ortaya çıkan hasarlı iltihap dokularına gom adı verilir. Gomlar, normal vücut dokularının yapısını bozarak dokuların işleyişine zarar verir ve bu dokularda çeşitli sağlık sorunlarının görülmesine neden olabilir.
    • Damar iltihapları: Özellikle büyük atardamarların çeperlerinde iltihaplanmaya yol açarak kalp hastalıklarına veya beyin damar hastalıklarına sebebiyet verebilir.
    • Nörosifiliz: Özellikle son aşamada beyin dokusunun doğrudan iltihaplanması sonucu hastada çeşitli beyin hasarı bulguları görülebilir. Bu sorunlar arasında menenjit, ensefalit, hafıza kaybı, inme ve çeşitli psikolojik rahatsızlıklar yer alır.
    • Kemik dokularında hasar: Kemik dokularının iltihaplanması sonucunda doku bütünlüğünün bozulması çeşitli deformasyonlara neden olabilir.
    • Körlük: Kornea gibi sağlıklı göz dokularının hasar görmesi sonucu kalıcı körlük görülebilir.
    • Sağırlık: İç kulak dokularının kalıcı zarar görmesi, sağırlığa neden olabilir.

Frengi Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

Frengiye sebep olan bakterinin bulaştığı kişilerde görülen çeşitli belirtilere dayanarak hastada frengi olabileceği ihtimali üzerinde durulur ve bu noktada tanıya yönelik tetkiklere başvurulur. Ayrıca, ortaya çıkan belirtilere ve belirtilerin şiddetine göre hastalığın hangi aşamada olduğu da tespit edilebilir. Yaygın olarak görülen frengi belirtileri şu şekildedir:

    • Şankr
    • Cilt döküntüleri
    • Saç dökülmesi
    • Boğazda kızarıklık ve ağrı
    • Halsizlik ve yorgunluk
    • Ateş
    • Kilo kaybı
    • Eklem ve baş ağrısı
    • Kalp rahatsızlıkları
    • Görmede bozulma
    • İşitme kaybı
    • Unutkanlık, hafızada zayıflama
    • El veya ayaklarda güç ve his kaybı
    • Kemik dokularında görülen çeşitli deformasyonlar

Bu belirtilerin dışında, frengi aynı zamanda gebelik sırasında anneden bebeğe bulaşma ihtimali olan bir hastalıktır. Özellikle anne adayının sekonder ve latent sifiliz evrelerinde olduğu vakalarda, gebelik sırasında frengiye sebep olan bakterinin bebeğe bulaşma ihtimali yüksektir. Frengi hastalığı çocuklarda daha şiddetli seyreder ve yetişkinlerden daha farklı belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur. Çocuklarda görülen frengi hastalığının yaygın belirtileri şu şekildedir:

    • Kemik deformasyonları ve gelişimsel bozukluklar
    • Epileptik nöbetler (sara krizi)
    • Doğum sonrası gelişen körlük
    • Diş gelişiminde bozukluk
    • Büyüme ve gelişme geriliği
    • Kansızlık
    • Sarılık
    • Dalakta büyüme
    • Cilt döküntüleri

Frengi Hastalığı Tanısı Nasıl Konur?

Hastalık belirtileri görülen kişilerin korunmasız cinsel ilişkide bulunması sonrasında yapılacak çeşitli tetkikler sonucunda frengi bakterisinin vücutta bulunup bulunmadığı tespit edilebilir. Ayrıca, şankr oluşumu görülen kişilerde yaradan alınan sürüntü örneklerinde bakteri varlığı araştırılır. Daha sonrasında ise ilk olarak çeşitli kan testleriyle kişide frengi olup olmadığı tespit edilebilir. Kan örneklerinden elde edilecek pozitif sonuç, kesin tanının konulmasını sağlar. Aynı zamanda, çeşitli biyokimyasal tetkikler ve görüntüleme yöntemleriyle frenginin vücutta sebep olduğu hasarın derecesi ve hasarın nerede görüldüğü de saptanabilir.

Frengi şüphesi olan bir hastanın gebe kalması durumunda ise mutlaka frengi tarama testlerinin yapılması gerekir. Bu sayede, frengi erken dönemde tespit edilerek vakit kaybetmeden tedaviye başlanabilir ve böylece hastalığın bebeğe bulaşmasının önüne geçilebilir.

Frengi Hastalığı Tedavisinde Neler Yapılır?

Primer, sekonder ve latent sifiliz evrelerinde hastalığın tedavisi mümkündür. Frengi bakterisi, penisiline duyarlı bir bakteri olduğundan, genellikle penisilin içeren antibiyotik tedavisine başvurulur. Penisiline alerjisi olan hastalarda ise alternatif olarak azitromisin, doksisiklin, seftriakson gibi diğer antibiyotikler kullanılabilir.

Tersiyer sifiliz evresinde ise damardan penisilin tedavisi tercih edilir. Bu evrede kalıcı doku hasarı görüldüğünden, bu hasarın önüne geçilmesi ve hastanın yaşam kalitesinin artırılması hedeflenir.

Tedavi süresince hastanın cinsel ilişkiden uzak durması gerekir. Ayrıca, frengi cinsel yolla bulaşan bir hastalık olduğundan, hastanın cinsel partner veya partnerleri konuyla ilgili bilgilendirilmeli ve tedavi sürecine dahil edilmelidir.

Frengi Hastalığını Önlemek İçin Neler Yapılabilir?

Frengi yaygın olarak cinsel yolla bulaşan bir hastalık olduğundan, hastalıktan korunmanın en etkili yönteminin güvenli cinsel ilişki olduğu söylenebilir. Cinsel korunma yöntemleri olarak prezervatif, vajinal kondom ve diyafram kullanılabilir. Frengi, oral ilişkiyle de bulaşabileceğinden, burada da korunma yöntemlerine başvurulması büyük önem taşır.

Kadın Hastalıkları ve Doğum
Op. Dr.
İlkay Nafiye Topaloğlu
Kadın Hastalıkları ve Doğum
MEDICANA INTERNATIONAL İZMİR
Profili Gör
Oluşturma: 06.10.2020 11:11
Son Güncelleme: 23.12.2021 09:10
Oluşturan: İlkay Nafiye Topaloğlu
+A A-

İlgili Bölüm Hekimleri