Vücut, genetik alt yapı ve büyüme-gelişme döneminden itibaren maruz kalınan çevresel faktörlerin etkisi altında şekillenir. Genetik ve çevresel faktörlerin altında bazı sağlık sorunları ortaya çıkabileceği gibi, kişinin vücut dokularında günlük hayat kalitesini olumsuz etkileyecek şekilde gelişme görülebilir. Bu anlamda, kadınlarda karşılaşılan rahatsızlıkların başında büyük ve yoğun meme dokusu gelişmesi gelir. Bu sorunun çözümünde sıklıkla başvurulan tedavi yöntemlerden biri meme küçültme ameliyatıdır.
Meme küçültme ameliyatı, meme küçültücü cerrahi veya redüksiyon mamoplasti; memedeki fazla yağ dokusu, salgı bezi dokusu ve cilt dokusunun cerrahi bir operasyonla vücuttan çıkarılması işlemidir. Meme küçültme ameliyatı, büyük ve yoğun meme dokusuna sahip kadınlarda kozmetik amaçlı uygulanabildiği gibi büyük meme dokusuna ikincil olarak ortaya çıkan bazı sağlık sorunlarının giderilmesinde tedavi amaçlı olarak da uygulanabilir.
Meme dokusu, vücudun sağlıklı bir şekilde yaşamını devam ettirebilmesi için kendi başına hayati bir göreve sahip değildir. Ancak meme dokusunun normal sınırlardan fazla bir hacme sahip olması, başta kas-iskelet sistemi problemleri olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarına yol açma riski taşır. Bununla birlikte bireylerde zihinsel, ruhsal ve sosyal yönden bütüncül sağlığın sağlanması adına meme dokusunun ihtiyaca uygun şekilde yeniden düzenlenmesine ihtiyaç duyabilir. Bu koşullarda ise meme dokusunun makul ölçülerde azaltılması gündeme gelir.
Aşağıdaki durumlarda meme küçültme ameliyatı yapılması düşünülebilir:
Meme küçültme ameliyatı genel veya lokal anestezi altında uygulanan bir cerrahi işlemdir. Ameliyat esnasında memeye ait yağ, bağ, salgı dokuları ile cilt dokusunun bir kısmı cerrahi yöntemlerle vücuttan çıkarılır. Bu operasyonda liposuction gibi yöntemlerle fazla yağ dokusu özel olarak da alınabilir. Dokuların çıkarılma işlemi genellikle ciltte yapılan belirli kesiler altından gerçekleştirilir.
Cilt kesileri, gelecekte çok belirgin iz bırakmaması amacıyla meme dokusunun hemen altından, kolaylıkla görülemeyecek ve kozmetik yönden estetik olarak iyileşmesine imkan verecek şekilde açılır. Bunun yanında, meme dokusuna uygun şekil ve boyutun verilmesi ve mevcut meme ucu dokusunun korunması adına meme ucu çevresine de kesi yapılması gerekebilir. Belirlenen meme dokularının alınmasının ardından kesiler uygun şekilde kapatılarak memeye son şekil verilir. Bazı durumlarda meme ucunun anatomik yerleşimi memenin son boyutunda estetik yönden kötü görünebileceğinden, meme ucu dokusu ek cerrahi işlemler yardımıyla memenin daha yukarı kısımlarına taşınabilir.
Ameliyat sonrası her iki memede simetrik olacak şekilde boyut ve şekil verilmesi hedeflenir. Ancak cerrahi kesi bölgelerin iyileşme sürecinin farklı seyretmesi nedeniyle ameliyat sonrasında asimetrik görünüm gelişmesi riski söz konusudur. Bu ise ek cerrahi girişimlerin yapılmasını gerektirebilir. Ameliyat sonrasında meme ucu dokusunda bir miktar küçülme olabilir. Ameliyatta yapılan cerrahi kesi yerleri küçülse de tamamen ortadan kaybolmaz ve bir miktar iz bırakarak iyileşir.
Meme küçültücü cerrahi, genel veya lokal anestezi altında uygulanan küçük çaplı girişimsel bir işlemdir. Bu anlamda, cerrahi sırasında ve sonrasında çeşitli komplikasyonların gelişebilmesi açısından bazı riskler mevcuttur. Bu riskler aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Meme küçültme ameliyatı, sağlık nedeniyle yapılan diğer cerrahi prosedürlerde olduğu gibi özel bir hazırlık sürecini beraberinde getirir. Hazırlık sürecindeki aşamalara dikkat edilmesi, ameliyat başarısını artırdığı gibi ameliyat sırasında ve sonrasında gelişebilecek muhtemel komplikasyonların önlenmesi adına oldukça önemlidir.
Bu doğrultuda, meme küçültme ameliyatı öncesi aşağıda sıralanan hazırlık aşamalarına dikkat edilmesi gerekir:
Bunlara ek olarak;
Meme küçültme ameliyatı uygulamasında ameliyat ihtiyacının çok iyi belirlenmesi gerekir. Hastanın istek ve beklentilerinin yanında hekimin hasta hakkındaki değerlendirmesi de ameliyat kararında belirleyicidir. Özellikle aşağıda özetlenen koşulların varlığında ameliyat kararının hemen verilmemesi ve ertelenmesi gerekebilir:
Vücut ağırlığının normalin çok üstünde olduğu obezite hastalarında tüm vücutta olduğu gibi meme dokusunda da yağ miktarında artış söz konusudur. Bu hastalarda, meme küçültücü cerrahi öncesi hastanın kilo vermesine yönelik yaşam tarzı değişiklikleri önerilir. Kilo vermeyi planlayan hastaların ise kilo kaybı sonrası meme boyutları açısından yeniden değerlendirilmesi önemlidir. Beslenme alışkanlıklarının düzenlenerek diyet uygulandığı, düzenli egzersiz programına başlayan hastalarda meme küçültme ameliyatının uygulanması tatmin edici sonuçlar doğurmayabilir.
Meme küçültme cerrahisinin uygulanması için belirli bir yaş kriteri bulunmamaktadır. Bununla birlikte meme gelişiminin devam ettiği ergenlik döneminde, meme dokusunun henüz tam olgunluğa ulaşmaması nedeniyle, erken dönemde ameliyat kararının alınması doğru değildir. Ameliyat sonrasında meme dokusunun büyüme devam edebilmesi veya cerrahi işleme ikincil olarak kozmetik açıdan kötü şekilde gelişim göstermesi gibi durumların önüne geçilmesi adına ergenliğin tamamlandığı kabul edilen yaşlarda hastaların tekrar değerlendirilerek cerrahi kararı alması uygundur.
Hamilelik döneminde, kanda artış gösteren östrojen ve progesteron gibi hormonların etkisine bağlı olarak meme dokusu aktif şekilde büyüme ve gelişme gösterir. Hamile olan veya gebelik planlayan hastalarda meme küçültücü cerrahi uygulanması bu sebeple istenen sonucu vermeyebilir. Bununla birlikte meme küçültme ameliyatı sırasında vücuttan çıkarılan bazı salgı bezlerinin yokluğu, memede süt üretimini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle ameliyat kararı alınmadan önce hastanın gelecekte gebelik planının olup olmadığının belirlenmesi önerilir.
Kalp yetmezliği, diyabet, böbrek hastalığı gibi bazı kronik hastalıkların varlığında, meme küçültme ameliyatı sonrası belirli komplikasyonların gelişme riski artar. Bu gibi hastalıklar nedeniyle cerrahi sırasında hastaların yaşamı tehdit edici durumlara uğraması söz konusu olabilir. Bu nedenle, hastaların cerrahi kararı öncesi ek sağlık sorunları açısından detaylı incelenmesi ve gerekli hallerde mevcut hastalıkların tedavilerinin uygulanması gerekir.
Sigara ve alkol kullanımı, hem doku hasarına yol açması hem de cerrahi sonrası komplikasyon gelişme riskini artırması nedeniyle ameliyat kararı öncesi değerlendirilmesi gereken bir başka kriterdir.