Günlük tüketilen sıvı ve gıdalarla, sindirim ve boşaltım sistemi tarafından vücuttan uzaklaştırılan atıklar arasında belirli bir denge olması sağlık açısından son derece önemlidir. Vücutta gerekli olmayan veya zararlı olan maddeler idrar veya dışkı yoluyla uzaklaştırılır. Günlük çıkarılan idrar miktarı, vücudun metabolizması ve böbrek fonksiyonları açısından önemli bir veri sunar. Gün içinde normalden fazla miktarda idrara çıkılması, belirli sağlık sorunlarının habercisi olabilir.
Sık idrara çıkma, bireyin gün içinde olağandan daha sık idrara çıkması veya çıkma ihtiyacı hissetmesi anlamına gelir. Bununla birlikte, “sık” kavramının ifade ettiği düzen kişiden kişiye göre değişir. Bu doğrultuda, sık idrara çıkmanın klinik bir rahatsızlık olarak kabul edilebilmesi için, bu şikayetin kişinin günlük hayat kalitesini olumsuz etkileyip etkilemediğine bakılır. Kişinin tuvalete gitme ihtiyacının bir anda gelmesi veya yakınlarda tuvalet bulunmamasına bağlı kaygı yaşaması gibi durumlar da sık idrara çıkma şikayetine eşlik edebilir.
Sık idrara çıkma şikayeti bireylerde belirli fizyolojik veya psikolojik koşullara bağlı gelişebileceği gibi, önemli bazı sağlık sorunları açısından uyarıcı niteliğinde önemli klinik belirtiler arasında da sayılabilir. Bu bakımdan, ciddi derecede sık idrara çıkma şikayeti olan kişilerin uzman bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir.
Sık idrara çıkma ihtiyacı, genel olarak böbrek fonksiyonlarında veya idrar yollarında çeşitli nedenlerle fonksiyon bozukluğuna yol açan dahili hastalıklarda veya vücudun olağandan daha fazla miktarda idrar ürettiği koşullarda görülebilir. Bu bakımdan, aşağıdaki koşul ve rahatsızlıkların seyrinde sık idrara çıkma isteği meydana gelebilir:
İdrara çıkış sıklığında artış yaşanması çok çeşitli nedenlerden ileri gelebildiğinden, uzman bir hekim tarafından değerlendirme yapılarak herhangi bir sağlık sorununun varlığının araştırılması ve tedavi gereksiniminin aydınlatılması gereklidir.
İdrar yolu enfeksiyonlarında bakteriyel etkenler ön planda olduğundan, tedavide antibiyotiklerden yararlanılır. Vajina ve vulva enfeksiyonlarında topikal bazlı antibiyotikler ve mantarlara yönelik ilaçların verilmesi gündeme gelebilir. Diyabet hastalığı şüphesi olan kişilerde, mutlaka kan şekeri ölçümleri yapılmalı ve teşhisin kesinleşmesi durumunda glikoz kontrolünün sağlanması için uygun tedaviye başlanması gerekir. Prostat bezinde büyüme, ürojinekolojik sorunlar veya tümörler gibi cerrahi müdahale gerektiren koşullarda ilgili bölümlerin hekimleri tarafından tedavinin planlanması gerekir.
Bol sıvı alımı, belirli gıdaların tüketimi veya gebelik gibi fizyolojik koşullardan kaynaklanan durumlarda ise kişiye yaşam tarzı değişiklikleri önerilir. Kişiye günlük 2,5-3 litrenin üzerinde sıvı alımından uzak durması, stres yönetimini sağlaması, vücut sıcaklığını koruması ve fazla miktarda idrar söktürücü özellikteki gıdaları tüketmemesi tavsiye edilir. Bunun dışında, tedaviye dirençli vakalarda idrar tutmayı destekleyen ilaç tedavilerinden yararlanılabilir.