Cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyon olan klamidya, her cinsiyetten bireyde görülebilir. Çoğunlukla herhangi bir belirtiye neden olmadığından kolaylıkla aktarılabilir. Tedavi edilmediği takdirde ağrı ve kısırlığı da beraberinde getiren farklı hastalıklara neden olabilir. Antibiyotiklerle gerçekleştirilen tedavi sırasında kişilerin cinsel birliktelikten kaçınması gerekir.
Klamidya, chlamydia trachomatis adı verilen bakteriden kaynaklanan ve antibiyotik ilaçlarla tedavi edilebilen bir bakteriyel enfeksiyondur. En yaygın cinsel yolla bulaşan hastalıklardan biri olan en çok klamidya serviks, üretra, rektum ve boğazda görülür.
Bu hastalık, enfeksiyonlu biriyle yapılan anal, vajinal ya da oral cinsel ilişki sırasında diğer kişilere bulaşabilir. Ayrıca, enfekte kadınlar doğum sırasında bebeklere klamidya geçirebilir. Bu durumda yenidoğanlar zatürreye ya da ciddi göz enfeksiyonlarına karşı risk altında bulunur. Geçmişte klamidya geçiren ve tedavi olan kişiler bu hastalığa sahip kişilerle korunmasız cinsel ilişkiye girdiği takdirde tekrar enfekte olabilir.
Hastalık, çoğunlukla cinsel birleşme sırasında yayılsa da nadiren ele bulaşan sıvılar nedeniyle yayılabilir. Bu sıvının göze temas etmesi durumunda klamidya bakterisi bulaşabilir. Ancak klamidya, yiyecek ve içeceklerin paylaşılması, el ele tutuşmak, öpüşmek, sarılmak, öksürmek, hapşırmak gibi gündelik temaslar nedeniyle bulaşmaz.
Klamidya, gençlerde oldukça yaygın olarak görülür. Her cinsel ilişkide prezervatif kullanmayan ya da birden fazla partnerle cinsel ilişkiye giren kişilerde klamidya görülme riski daha yüksektir.
Hastalığın risk faktörleri şu şekildedir:
Klamidya, genellikle herhangi bir belirtiye neden olmaz. Bu nedenle hastalar çoğu zaman enfekte olduğundan habersizdir. Semptom taşımayan kişiler, hastalığı diğer kişilere bulaştırabilir. Belirtiler, enfekte bir kişi ile cinsel ilişkiye girildikten birkaç hafta sonra da ortaya çıkabilir.
Klamidya semptomları şu şekildedir:
Bu belirtilerin yanı sıra bakteri boğaz ya da gözde de semptomlara neden olabilir. Ancak boğazda genellikle belirtiler fark edilmez. Gözde ise ağrı, kızarıklık, akıntı gibi konjonktivit belirtileri görülebilir.
Hastalarda semptom görünmesi durumunda, uzman doktor öncelikle fiziki muayene yapmak isteyebilir. Bunun nedeni, enfeksiyon nedeniyle oluşabilecek yara, akıntı gibi herhangi bir olağan dışı durumu tespit etmektir. Klamidya’nın teşhisinde laboratuvar testlerinden de yararlanılır. Teşhis için yaygın olarak kullanılan test ise nükleik asit amplifikasyon testidir (NAAT). Kadınlarda vajinal sürüntü, erkeklerde ise idrar örnekleri test edilerek teşhis konabilir. Enfeksiyonun boğaz ya da anüste olma riskine karşı bu bölgelerden de örnek alınabilir. Testlerin pozitif çıkması durumunda, hastalığın seyrine ve şiddetine göre uygun tedavi planlanır.
Antibiyotik kullanımı, klamidya tedavisinde en etkin yöntemdir. Doktor, tek sefer kullanılan bir antibiyotik yazabileceği gibi 7 gün boyunca kullanılan bir antibiyotik de reçete edebilir. Ancak antibiyotikler, klamidya bakterisinin neden olduğu kalıcı hasarların giderilmesini sağlayamaz.
Hastalığın partnerlere de bulaşmaması için enfeksiyon geçene kadar hastaların cinsel birliktelikten kaçınması gerekir. Tek doz antibiyotik kullanımında yeniden cinsel ilişkiye girmek için ilaç alındıktan sonra 7 gün beklenmesi faydalı olur. 7 günlük antibiyotik kullanımında ise ilaç bitene kadar cinsel ilişkiye girilmemelidir.
Tekrarlayan klamidya bulaşmaları yaygın olarak görüldüğü için hastaların tedavinin ardından 3 ay sonra tekrar test yaptırması gerekir. Ayrıca tedavi sırasında hastaların partnerleri de enfekte olma riskine karşı bilgilendirilmelidir.
Klamidya ilk aşamalarında belirti vermese de hastalığın tedavi edilmediği durumlarda ciddi sağlık sorunları ile karşılaşılabilir. Bu komplikasyonlar şu şekildedir:
Klamidya’dan korunmanın en etkili yolları cinsel aktivite sırasında prezervatif ile korunmak ve tek eşliliktir. Klamidya’dan korunma yolları şu şekilde özetlenebilir: